AB ve Türkiye iklim krizini ve gelecek işbirliğini ele aldı
Saat: 11:18
"Türkiye iklim değişikliğiyle mücadeleyi yalnızca siyaset üstü ve sınırları aşan konu olarak görmekle kalmayıp aynı zamanda bu meseleyi bir güvenlik ve kalkınma meselesi olarak değerlendirmektedir."
Bugün Avrupa Komisyonu'nun Avrupa Yeşil Mutabakatı’ndan Sorumlu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ve T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, iklim konusundaki yüksek düzey diyalog toplantısı için Brüksel'de bir araya geldi. Hem AB hem de Türkiye, son dönemde şiddetli orman yangınları ve sel gibi iklim değişikliğinin aşırı etkilerine maruz kaldı; Türkiye aynı zamanda Marmara Denizi'nde su kirliliği ve iklim değişikliğinin neden olduğu mikroskobik alglerin aşırı artışı ile bugüne kadarki en büyük “müsilaj” istilasını yaşadı.
İklim değişikliği kaynaklı bu olayların ardından, Türkiye ve AB, Paris Anlaşması'nın hedeflerine ulaşma yolunda iklim işbirliğini ilerletebilecekleri alanları ele aldı. Birinci Başkan Yardımcısı Timmermans ve Bakan Kurum, yüzyılın ortasına kadar emisyonların net olarak sıfıra düşürülmesi ve böylelikle 1,5°C'lık hedefin ulaşılabilir kılınması amacıyla yapılanlar ve yapılması gerekenler arasındaki farkın kapatılması için ihtiyaç duyulan acil ve etkili adımlar konusunda görüş alışverişinde bulundu. Türkiye'de yakın zamanda oluşturulması muhtemel Emisyon Ticareti Sistemi’nin ve AB Emisyon Ticareti Sistemi’nin revizyonunu dikkate alarak, karbon fiyatlandırma politikalarını ortak bir ilgi alanı olarak ele aldılar. Hem iklim değişikliği, hem de biyolojik çeşitlilik kaybına karşı doğa temelli çözümler ve bu çözümlerin faydalarının yanı sıra iklim değişikliğine uyum konusu da gündemin üst sıralarında yer aldı.
Toplantının ardından yaptığı açıklamada Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans şunları söyledi: “Bu yaz döneminde, özellikle Akdeniz çevresinde şahit olduğumuz yıkıcı olaylar, gerçeklerin bilimsel senaryoları ne kadar hızlı yakaladığını bizlere gösterdi. İklim konusunda tüm hükümetlerden azim ve net bir kararlılık görmeye acil ihtiyacımız var. Türkiye’nin kendi Yeşil Mutabakatını formüle etmesini ve ülke içinde iddialı iklim politikalarını uygulamasını sabırsızlıkla bekliyorum. En önemli şey, dirençli ekonomik kalkınmayı arttırmak üzere yurt içindeki finansal akışın, iklim-dostu yatırımlara doğru yönlendirilmesidir. Hızla değişen küresel pazarda rekabeti ve ticareti sürdürebilmek için hem Türkiye’nin hem de AB’nin ekonomilerini, modern ve sürdürülebilir bir yola sokması gerekmektedir.”
Bakan Murat Kurum da yaptığı açıklamada şunları söyledi: “AB ile Türkiye arasındaki Yüksek Düzeyli İklim Diyaloğunu iklim değişikliğiyle mücadeledeki işbirliğimizin güçlendirilmesi ve Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin desteklenmesi bakımından büyük bir fırsat olarak görüyorum. Türkiye iklim değişikliğiyle mücadeleyi yalnızca siyaset üstü ve sınırları aşan bir konu olarak görmekle kalmayıp aynı zamanda bu meseleyi bir güvenlik ve kalkınma meselesi olarak da değerlendirmektedir. Bu açıdan Türkiye iklim değişikliğiyle mücadele çabalarını kararlılıkla sürdürmektedir. Ancak tüm bu faaliyetlerin ekonomik maliyeti oldukça yüksektir. İklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye’nin uluslararası iklim finansman kaynaklarına erişimi, bu alandaki çabalarımızı küresel ölçekte de daha etkin kılacaktır.”
Görüşmelere teknik düzeyde devam edecek olup Bakanlar, 2022 başında kaydedilen ilerlemelerle ilgili bir değerlendirme yapma konusunda mutabık kalmıştır.
COP26 müzakereleri yaklaşırken, acil iklim eylemine duyulan ihtiyaç da kısa bir süre önce, Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından İklim Değişikliği 2021: Bilimsel Değerlendirme Raporu’nda (Climate Change 2021: Physical Science Basis) bir defa daha teyit edilmiştir. Siyasi düzeyde hem AB’nin hem de Türkiye’nin katılacağı, ay sonunda Milan’da düzenlenecek Taraflar Toplantısı (COP) öncesi zirve ve Ekim sonunda yapılacak G20 zirvesi Glasgow Konferansı öncesinde önemli mihenk taşları olacaktır.