CHP Genel Başkan Yardımcısı Adıgüzel, sosyal medya düzenlemesine itiraz gerekçelerini açıkladı:
Saat: 17:35
- "Teklifte çok katı yaptırımlar var. Bu yaptırımları yerine getiremeyecek birçok kurum olabilir. Birçok firmanın bunu uygulama noktasında tereddütler içinde olacağını ve Türkiye'den çekilebilme ihtimali olduğunu görüyorum. Niye böyle bir risk alalım?" -"83 milyonu ilgilendiren bir konudaki düzenlemenin, 83 milyon vatandaşın, onları temsil eden sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin, siyasi partilerin katılımıyla yapılması gerektiğini düşünüyoruz" -"Gençlerin en değerli bilgi kaynaklarından biri olan sosyal medyayı ellerinden almak bir siyasi partinin ayağına kurşun sıkması. Buradan uyarıyoruz, Türkiye'de gençlerin, özellikle milyonlarca insanımızın kullandığı platformaları sınırlamak, kısıtlamak, Türkiye'den kaçırmak size hiç bir fayda getirmez" - "Türkiye'de sosyal medya mecraları üzerinden ticaret yapan 1,7 milyon KOBİ var. Bu firma gerekleri yerine getiremedi ve engellendi, senin kendi ticari kaybın, ülkenin kaybı ne olacak?" - "Düzenleme ile sosyal medya ağının bant genişliğinin daraltılması da gündeme gelecek. Bu bir sansür uygulaması. Şöyle düşünün, bir otobandan hırsızı da uğursuzu da gerçekten dürüst vatandaşı da geçer. Bu yolu hırsıza, uğursuza kızdık diye tek şeride düşürürsek bütün vatandaşlarımız zarar görür"
ANKARA (AA) - AYLİN SIRIKLI DAL - CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edilen sosyal medya düzenlemesinin çok katı yaptırımlar içerdiğini, bu yaptırımları yerine getiremeyecek birçok kurumun Türkiye'den çekilebilme ihtimali olduğunu belirterek, 83 milyonu ilgilendiren bir konudaki düzenlemenin, vatandaşın, sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin, siyasi partilerin katılımıyla yapılması gerektiğini söyledi.
Adıgüzel, parti genel merkezinde AA muhabirine, sosyal medyaya ilişkin düzenlemeleri içeren İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni değerlendirdi.
İktidarın düzenlemenin "Almanya'daki uygulamadan kopyalandığını" ifade ettiğini belirten Adıgüzel, "İşine geldiği zaman Avrupa standartları diyenler, işine geldiği zaman 'dünyada hiç bir standartı kabul etmiyoruz' diyorlar. Almanya'da başarılı uygulandığına dair bir çıktı var mı? Soruyoruz cevap yok." dedi.
Onursal Adıgüzel, Türkiye'de internet ve sosyal medyanın başıboş olmadığını, 5651 sayılı Kanun ve bu kanunla ilgili ciddi uygulamalar bulunduğunu anlattı.
Adıgüzel, "Almanya'yı örnek verenlere soruyoruz, Almanya'da herhangi bir haber sitesi haber yaptığı için kapatılmış mı? Türkiye'de ise özellikle muhalif oldukları için haber siteleri kapatma talepleriyle karşı karşıya kalmış, defalarca kapatılmış. Bu soruların cevabı yok." diye konuştu.
- Sosyal ağ sağlayıcının en az bir kişiyi Türkiye'de temsilci belirlemesi
Adıgüzel, teklifteki, "Türkiye'den günlük erişimi 1 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcının, en az 1 kişiyi Türkiye'de temsilci olarak belirlemesi" düzenlemesini de şöyle eleştirdi:
"Geçmişte örnekleri var. Özellikle kamu politikaları temsilcilerinin ailesine kadar tehdit edilmesi, saldırılarla karşı karşıya kalması örnekleri var. Aslında bu süreç böyle iletişimsizliğe dönüştü. Geçmişte bu şirketlerin hepsinin Türkiye ile az da olsa bir iletişimi vardı. Ama bunları kesen bir anlayış oldu. Özellikle trollerin saldırıları bizi bu örneğe getirdi. Hele de güçler ayrılığının tam oturmadığı bir ortamda, medyanın bir parçası olan sosyal medyanın da bir şekilde ayaklar altına alınması haber alma özgürlüğünü, iletişim özgürlüğünü, ifade özgürlüğünü ve kişisel hakları etkilediğini görüyoruz."
- "Almanya iki yıl tartıştı"
Adıgüzel, uygulama için örnek verilen Almanya'da düzenlemenin iki yıl tartışıldığını, sonunda yasalaştığını, Fransa'daki benzer düzenlemenin ise Fransa Anayasa Mahkemesi tarafından "ifade özgürlüğünü engellediği" gerekçesiyle iptal edildiğini kaydetti.
Teklifle Türkiye'de temsilcilik açılmazsa bir dizi yaptırım getirilmesinin öngörüldüğünü, en son reklam vermenin durdurulacağının belirtildiğini hatırlatan Adıgüzel, Türkiye'de sosyal medya mecraları üzerinden ticaret yapan 1,7 milyon KOBİ bulunduğunu ifade etti.
Türkiye'deki KOBİ'lerin yüzde 55'ini oluşturan bu işletmelerin dünyanın 135 ülkesi ile ticaret yaptığını, 209 bin vatandaşa da bu yolla istihdam sağlandığını aktaran Adıgüzel, "Bu firma gerekleri yerine getiremedi ve engellendi, ne olacak? Zaten pandemi sürecinde en önemli işlerden biri e-ticaret oldu. Sizin bunu teşvik etmeniz lazım. 10 milyon, 30 milyon ceza yazacağınıza, Türkiye'deki gençleri bu konuda ürün üretebilecek hale getirmeniz lazım. Ama onlar diyor ki, 'reklamı da engelleriz, ticaret yaptırmayız.' Bu arada senin kendi ticari kaybın, ülkenin kaybı ne olacak?" değerlendirmesinde bulundu.
- "Bant genişliğinin daraltılması" yaptırımı
Düzenleme ile sosyal medya ağının "bant genişliğinin daraltılması"nın da gündeme geleceğini ifade eden Onursal Adıgüzel, bunun "düzenlemenin en büyük yaptırımı ve gerçekten bir sansür uygulaması" olduğunu savundu.
Adıgüzel, "Şöyle düşünün, bir otobandan hırsızı da uğursuzu da gerçekten dürüst vatandaşı da geçer. Bu yolu hırsıza, uğursuza kızdık diye tek şeride düşürürsek bütün vatandaşlarımız zarar görür. İşte böyle bir uygulama niyetindeler." görüşünü dile getirdi.
Geçmişte iktidarın bu sansürleme işlemini çok kullandığını savunan Onursal Adıgüzel, "Herkesin 'data, bilgi, dünyanın en önemli kaynağı' dediği bugünlerde bizim bunları yok sayan böyle düzenlemelere gidiyor olmamız üzücü. Aslında bizim sistematiğimiz 5651 sayılı Kanun. Dünyada tartışılan, eleştirilen katı düzenlemelerden biri. Böyle bir uygulamamız var, hiçbir şey başı boş değil Türkiye'de." diye konuştu.
-"Niye ticaretimiz azalsın, niye gençlerimiz bilgiye ulaşmakta zorlansın?"
Düzenlemenin komisyondan geçtiğini ve yasalaştırılacağını ancak Türkiye'nin uygulama noktasında çok büyük sorunlar yaşayacağını söyleyen Onursal Adıgüzel, şöyle konuştu:
"Teklifte çok katı yaptırımlar var. Bu yaptırımları yerine getiremeyecek bir çok kurum olabilir ya da bu sorumluluk görevlerini yapmak istemeyecek insanlar da çalışanlar da olabilir. Bu katı yükümlülükleri bazı noktalarda uygulayabilme şanslarının olmadığını da görüyorum. Hem iktidarın bunu dayatma şansının olmadığını düşünüyorum hem de birçok firmanın bunu uygulama noktasında tereddütler içinde olacağını ve Türkiye'den çekilebilme ihtimali olduğunu görüyorum. Niye böyle bir risk alalım, niye ticaretimiz azalsın, niye gençlerimiz bilgiye ulaşmakta zorlansın?
Biz CHP olarak bu yasanın tamamen karşısındayız. Bunu AKP'nin bir sansür yasası olarak görüyoruz. 83 milyonu ilgilendiren bir konunun, 83 milyon vatandaşın katılımıyla onları temsil eden sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin, siyasi partilerin katılımıyla yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Uzun tartışmalar sonucunda böyle kritik konuların yasalaştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Nasıl komisyon aşamasında bu işe karşı çıktıysak, Genel Kurul aşamasında da bu yasanın geçmemesi için mücadele edeceğiz."
"Y" ve "Z" kuşağının 2023'te 25 milyon seçmen sayısına ulaşacağına işaret eden CHP'li Adıgüzel, "Bu gençlerin en değerli bilgi kaynaklarından biri olan sosyal medyayı ellerinden almak bir siyasi partinin ayağına kurşun sıkması. Buradan uyarıyoruz, Türkiye'de gençlerin, özellikle milyonlarca insanımızın kullandığı platformaları sınırlamak, kısıtlamak, Türkiye'den kaçırmak size hiç bir fayda getirmez." şeklinde konuştu.